Bloglara Geri Dön

Süleyman'ın Günahları: Dijital Dönüşüm ve Girişimcilikte Değişim

22 Temmuz 2024 - 3 mins read

Steve Jobs, 2005 yılında Stanford Üniversitesi'nde düzenlenen mezuniyet töreninde genç öğrencilere tıka basa dolu salonda girişimcilikle ilgili bir konuşma yaparken, salondaki öğrencilere “1. sınıfa gidenler el kaldırabilir mi?” diye sordu. Ardından “2. sınıf, 3. sınıf derken 4. sınıfa gidenler el kaldırabilir mi?” diye sordu ve epeyce bir el kaldıran oldu. Jobs, 4. sınıf öğrencilerine “Eğer bir girişimci olma hayaliniz var ve buna halen karar verip uygulamaya başlamadıysanız sizin için artık geç olabilir.” dedi.

 

Jobs'un bu sözleri, girişimde zamanlamanın ve iç motivasyonla yola çıkmanın önemini vurguluyordu. Bir girişimin üç yıldan daha uzun süredir ayakta kalması, kuruluş motivasyonundaki doğru tespitlere bağlıdır. Bu motivasyon, genç girişimciye pazardaki aksaklıkları görme, bunlara çözüm getirme ve bu çözümlerin sonuçlarını görebilme gücü verir. Eğer tespit doğruysa, girişim 20. ve 30. yaşını görür. Fakat 40. yaşını görmesi için bazı bildiklerini unutup yeniden başlamayı öğrenmesi gerekir.

 

20’li yaşlarda girişimciyi motive eden şey, 50’li yaşlarda yavaşlatan bir sebebe dönüşür; bu yüzden unutmak gereklidir. 90’lı yıllarda girişimlere güç veren şey bilgisayar (Windows) kullanımı idi. Kağıt ile işlerini yapmaya alışan nesile karşı bilgisayar kullanımı çağ atlamak gibiydi. Bilgisayar, işlerin hızlı ve hatasız yapılmasında katalizör olmuş ve girişimler bunu benzersiz bir avantaja çevirmişti. Bu dönemlerde kurulan şirketlerin zor sınavı şu an masada. Evet, insan tanıma (network) konusunda benzersiz avantajlar halen var, fakat zaman, en doğal eleme yöntemi olarak bu avantajları tek tek silmektedir.

2020’yi dijital çağın başlangıcı olarak sayarsak yanlış olmaz. Hayatımızı Covid-19 öncesi ve sonrası olarak kolayca iki bölüme ayırabiliriz. Dijital çağ, bir önceki neslin kağıt ve daktilo bağımlılığına galip gelmesi gibi, bilgisayar (Windows) bağımlılığına karşı dijital dönüşüm ile galip gelecek. Bu durum aklımıza “Bu devinim değil mi?” sorusunu da getirebilir. Evet, bu bir devinim, ama nesilleri aşan girişimler var. Nesilleri aşan firmaların başardığı çok zor ama temel bir durum var: Bildiklerini unutmak ve yeniden öğrenmek. Dijital çağın nimeti bilgisayarsızlaşma değil, bilgisayarın Windows olmadığını kavramak, algoritmalar, derin öğrenme ve hatta geniş dil modelleri gibi teknolojik gelişmeleri farklı işletim sistemleri ile kullanarak fark yaratmaktır. Tabii ki değişime direnç olacak ve bu direnç genellikle birini suçlu ilan etmenin haklılığı üzerinedir. Ancak Süleyman'ın günahları bizi cennete götürmüyor, biraz sevap kazanacak faaliyetler lazım.

 

Shiptier'de freight forwarder firmalarına yönelik sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Kullanıcı firmalarımız için çan eğrisi yöntemini kullanarak bir firma endeksi oluşturuyoruz. Bu endeks değeri; aslında firmaya işlerin nasıl gittiğini %100 veriye dayalı olarak söylüyor ve tabii ki mükemmellik için büyük veri istiyor. Algoritmamız, derin öğrenmeyi kullanarak ilk aşamada 20 hafta verisi ve sonrasında bir yıllık veriyi işleyerek bu endeksi hesaplıyor. Bugün yapay zeka; algoritma, makine öğrenmesi (derin öğrenme) ve büyük dil modeli olarak adlandırdığımız disiplinlerin birini yada daha fazlasının kullanıldığı durumu ifade etmekte. 

 

Biz tabii ki yapay zekayı hem araç hem de sonuç olarak kullanıyoruz.