Geleceğimiz Elimizdeki Veriler İle Şekillenecek

1945 yılında birincisi düzenlenen ve bu yıl 12.sini düzenleyeceğimiz şuranın teması; Lojistik, dijitalleşme ve mobilite. Konjonktürel olarak başka bir başlık da beklenemezdi ancak biraz derine dalınca ‘veri’ alt başlığını da görüyoruz. Peki veri nedir? Neden stratejik öneme sahiptir?
2017 yılında IMO (Uluslararası Denizcilik Organizasyonu) bazı ülkelerin gümrük vergisini kilo üzerinden alması sebebiyle yapılan yanlış beyanları ve/veya bazı firmaların sehven kilo bildirmesinden dolayı meydana gelen gemi kazalarını önlemek amacıyla konteynerlerin gemiye yüklenmeden önce tartılmasını ve tartım sonucunun doğrulanmış kilo olarak armatöre bildirilmesini zorunlu hale getirdi. Bu sayede gemiler yükleme planlarını doğrulanmış veriye dayalı kilo ile yapabildiler ve hatalı yük dağılımı nedeniyle yaşanan gemi kazaların önüne geçildi. Tabii deniz yoluyla taşınan malların hepsi genel kargo olarak adlandırdığımız cinsten “tehlikesiz mallar” değiller. 2018 yılında Çin’in önemli limanlarından Tianjin limanı konteyner terminalindeki tehlikeli maddelerin patlaması elliden fazla insanın yaralanmasına ve 10 milyonlarca dolarlık zarara sebep oldu. 2020 yılındaki Beyrut limanı patlaması birçok ders çıkarabileceğimiz örnek bir vakadır. Örneklerle belirttiğim kazalar özellikle tehlikeli madde taşımacılığında veri setlerinin; Gemiye, limana, gümrüğe beyan edilmesinin ve bunların sıkı kontrollerinin yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. Bir deniz yolu konşimentosunda zorunlu veri seti yaklaşık otuzdur, koşullu olarak elliyi de geçebilir. Örneğin taşıma soğutuculu bir konteyner ile yapılıyorsa taşıma derecesi koşullu veridir. Veri seti dememin de özel bir sebebi var; Yükleyici tek kelime ile adlandırabileceğimiz bir veri setidir. Ünvan, adres vergi kimlik numarası (Devletler ile ilişkilerde anahtar) içerir. Adres de bir veri setidir ülkeyi, şehri ve posta kodunu içerir. Konşimentonun en temel verileri ise; yükleyici, alıcı, çıkış tarihi, yükün kilosu ve malın ne olduğudur, son zamanlarda ürün kodunun (GİTTİP; Numerik Ürün kategorizasyonu ve tanımı) da yazılması neredeyse her ülke için zorunlu hale geldi. Konşimentodaki bu 30 civarı asgari veri seti değişik paydaşlar ile az yada çok paylaşılır, bu işin doğası gereğidir. Açıklamak gerekirse; Çıkış limanında yükleyici taşıyıcıya talimat gönderir bir de gümrük sistemine beyanda bulunur, beyanda malın kaç paraya satıldığı da bellidir. Buraya kadar ‘sorun ne?’diyebilirsiniz. Hiçbir sorun yok. Taşıyıcının göndericiyi ve alıcıyı bilmesi, kilodan emin olması, taşınan mal tehlikeli mi değil mi, akışkan mı haberdar olması gayet normal. Ancak tehlikeli bir durum giderek etrafımızı sarıyor; Ticari verilerimiz anlık olarak ülke dışına çıkıyor. Örnek olarak Türkiye’de hava yolu taşımacılığında e-AWB olarak adlandırdığımız ve konşimento bilgilerini içeren verilerin taşıyıcıya aktarılması; ağırlıklı olarak yurt dışı tabanlı iki entegratör vasıtası ile yapılmakta. Bu iki entegratör Türkiye’den çıkan bütün hava taşıması verilerine sahip.
ABD’de armatörlerin, ithalatçı ve ihracatçı ile arada TİO/NVOCC (Taşıma İşleri Organizatörü) katmanı olmadan çalışması engellenmiştir. Bu durum iki temel sonuca etki eder; Armatörlerin elinde piyasayı manüpüle edecek kadar çok veri setinin bulunmamasına ve de istihdama katkıda bulunması. Ayrıca Amerika’da üretilen verilerin işlenmesi yetkisi yurt dışı kaynaklı firmalara verilmez. Verilerimizi daha iyi anlamak, korumak bir güvenlik meselesidir. Yapay zeka algoritmaları, makine öğrenmesi ve hatta geleceğin şekillendirilmesi elimizdeki veri setleri ile mümkün olacaktır. 12. şurada veri ve veri güvenliği konusunun tartışılmasını bile bir kazanç olarak görüyorum.
Verilerimizin Gizliliği Geleceğimizdir.